Lojistiğin tarihi aslında insanlık tarihi kadar belki de daha eski kabul edilebilir. Çünkü insanoğlu yeryüzüne geldiğinde beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak bazı ilkel seçenekler vardı. Avlanarak ve doğada bulduğu meyve-sebze ile besleniyor ve doğadaki sudan içiyor, mağara ve ağaç kovuklarında barınabiliyordu.
Başlangıçta orduların ihtiyaçları, özellikle askerin, at ve diğer binek ve yük hayvanlarının yiyecek ve içecekleri harp bölgesinden yağmalama ile karşılanmış bilahare mühimmat ve diğer ihtiyaçlar personel ve yük hayvanları üzerinde taşınmış ancak bu sistem orduları hantallaştırmıştır. 18.yüzyılda meydana gelen Sanayi Devrimi yaşamın her safhasında olduğu gibi lojistik alanda da etkisini göstermiş ateş gücü yüksek silahlar ve tren, otomobil gibi icatlar harbe sürat kazandırmıştır. Sonuçta askeri lojistik konsept yine değişmiş ve geri bölgede ikmal maddelerinin hazırlanması ve cepheye sevki şeklinde bir dönüşüm yaşanmıştır.
Düşmanı yenebilmek için önce coğrafyayı daha geniş deyimiyle tabiatı yenmeniz gerekir. Coğrafyayı yenmek için silah sistemleri değil lojistik sistemler gerekir. Askerinizi sıcakta yakmayacak- soğukta dondurmayacaksınız. 3000 metre rakımda hayatını idame ettirebilecek, eksi 30 derecede uyuyabilecek, sıcak yemek yiyecek, banyo yapacak, temiz su içecek,sağlığını koruyacak.Siz daha başlangıçta bu ihtiyaçları karşılayacaksınız yani coğrafya ile tabiat ile mücadele edeceksiniz, burada silahlarınız bir işe yaramıyor ama silahları kullanacak askerlerinizi yaşatmak zorundasınız. Tabiatla mücadeleyi kazanabilirsek düşmanla mücadeleye girebiliriz. Onun için harbin birinci safhası lojistik ve personel hazırlığıdır. Dolayısıyla lojistik hazırlığınız yoksa bütün taktik ve strateji kâğıt üzerinde kalır. “Harbi ilk önce lojistikle kazanırsınız, sonra ordular gider ve zaferi gerçekleştirir’’ mealinde anonim bir söz vardır.
Milattan önce 4.yüzyılda Büyük İskender’in Hindistan Seferi’ni düşünün; 35 000 Muharip asker olmak üzere 110 000 kişiden oluşan bir ordu, Makedonya’dan çıkıyor ve 6 yıllık bir sefer süresinden sonra Makedonya’ya dönüyor.Bu seferin lojistiğini düşünebiliyor musunuz?
Belki daha korkunç bir örnek İkinci Dünya Savaşındaki Normandiya Çıkarması’dır. 6 Haziran 1944’te başlayan Normandiya çıkarması ile 722 savaş gemisi, 4226 nakliye gemisi, 2000 bombardıman uçağı desteği ile bir milyon kadar asker Fransa’nın kuzey sahillerine çıkarılıyor. Tüm bu kuvvetlerin büyük kısmı da Almanların ayakları altında ezilmiş Avrupa’yı kurtarmak için Okyanus Ötesinden Amerika Kıtasından geliyor. Bu kadar askerin yemeği, ekmeği, içme ve kullanma suyu, banyo ihtiyacı, çamaşır yıkama ihtiyacı, ilaç-sağlık malzemesi ihtiyacını karşılayacak mükemmel ve devasa bir LOJİSTİK DESTEK SİSTEMİNE ihtiyaç var ve bu da karşılanmış. Yani Lojistikçilerin kazandığı zaferi ordular gerçekleştirmiş.
‘’Ordu midesinin üzerinde yürür’’ diyebilecek kadar lojistiğin önemini çok iyi bilen Napolyon bile 1812 yılında giriştiği Moskova seferi’nin bir felakete dönüşmesini önleyememiştir.
Bizim tarihimizdeki 1914 Sarıkamış örneğini belirtmeye hiç gerek yok, coğrafyayı yenemediğimiz için on binlerce vatan evladı düşmanı görmeden can vermiştir, bunun da sebebi lojistiktir.
Günümüzde bütün dünya orduları için belki en önemli özellik; modern sistemlerle donatılmış, küçük fakat süratle yer değiştiren birliklerle kesin sonuç yerinde istenilen darbeyi vurmaktır. Muharip unsurlara bu özellikleri kazandırabilirsiniz ama hantal bir lojistik yapı yük olur, toparlanıp yüklenmesi, mobil hale gelmesi büyük zaman alır, süratli muharip birliklere ayak uyduramaz, kolay yer değiştiremez, değiştiğinde de yerleşmesi, açılıp yayılması ve ikmal yapması, hizmet vermesi tekrar zaman alır.
Bu gün artık konteyner sistemleri ikmali ve hizmeti çok kolaylaştırdı. Artık bazı tesisler de konteynerlerden istifade ile süratle kuruluyor veya muharebe alanına hazır olarak getiriliyor. Komuta yerleri, harekât merkezleri, mobil sahra hastaneleri, morglar, bakım kademeleri, muhabere merkezleri, uçak ve helikopter bakım hangarları, mutfaklar, kiler diyebileceğimiz soğuk odalar, fırınlar, su arıtma sistemleri, çamaşırhaneler, banyo ve tuvaletler konteynerlerden istifade ile kuruluyor. Hatta personel yatma yerleri, gazinolar ve daha da ilginci birliklerin malzeme depoları bile konteynerlerden istifade ile yapılıyor. Eskiden birlikler daha barış döneminde günlerce Yükleme Planlarını yapmaya uğraşır, alarm verilen birlik saatlerce malzeme yüklemesi yapardı. Şimdi alarm verilen birlik malzeme cinsi ve intikal önceliğine göre tasnif edilmiş konteyner tipi depoları araçların üzerine attığı gibi kısa zamanda intikale başlayabiliyor, gittiği yerde de araçlar üzerinde hem kullanılıyor hem de her an intikale hazır şekilde beklemiş oluyor.
Konvansiyonel harbin en yakın örnekleri Birinci ve ikinci Körfez Harpleridir. Yani ders alabileceğimiz harpler bunlardır. Sürate dayalı, yer yer birliklerin parça parça, küçük seviyelerde kullanılmasını gerektiren dolayısıyla mobil ve müfreze/takım seviyesine kadar küçük birliklere de hizmet verebilecek sistemler geliştirmek gerekiyor. Uluslar arası terör örgütleriyle mücadelede de sürat ve küçük modüler yapılar önem kazanıyor. Ana birliğinden uzakta görev yapmakta olan küçük seviyeli birliklerin en azından sıcak yemek ve banyo ihtiyacının vaktinde karşılanması gerekiyor bu da askerin morali üzerine etki ediyor.
Bizim ürettiğimiz mutfaklar, banyo ve tuvalet sistemleri, fırınlar, çamaşırhaneler ve su arıtma sistemleri insanoğlunun her türlü ihtiyacını karşılıyor. Bunlar tamam ise savaşa hazırsınız demektir.
Sözlerimi bazı kaynakların Napolyon’a bazı kaynakların da Amerikalı General Omar Bradley’e atfettiği bir özdeyişle bitirmek istiyorum. ‘’Amatörler Strateji, Profesyoneller Lojistik konuşur.’’