Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Savunma Sanayi İşbirliği ve AR-GE konularında Sayın Yusuf ÖZTİRYAKİ ile bir söyleşi

Öncelikle TSK"nın ilgili makamlarıyla sanayi temsilcilerinin kolaylıkla görüşebilmesini sağlayacak bir model geliştirmemiz gerekiyor. Bu model MSB-TSK-Sanayici işbirliği ile geliştirilebilir. Ortak çalışma grubu kurularak bir çözüm bulunabilir.

TSK ile Sanayici işbirliğini nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’de savunmaya ayrılan pay azalırken umut verici bir gelişme olarak Silahlı Kuvvetlerimizin yerli sanayiye olan güveninin arttığını hissediyoruz. Savunma Sanayi özgün ürünlerinin üretiminde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin katkılarını bekliyoruz.Bu katkı ihtiyaçların somut hale getirilip uygun platformlarda sanayicilerle paylaşılması şeklinde olabilir. Çünkü sahradaki kullanıcının ihtiyaçlarını da en iyi derecede kullanıcının yine kendisi bilir. İhtiyaçları bilmeyen birinin hayal etmesi de zordur. Bu konuda hem Silahlı Kuvvetler tarafında hem de sanayicilerde karşılıklı bir çekingenlik var. Bilgi paylaşımı daha sık ve daha geniş kapsamlı olmalı

TSK ile daha iyi işbirliği yapabilmek için sizce neler yapılabilir?

Öncelikle iletişim kanallarının açılıp birbirimizi iyi anlamamız ve arada var gibi görünen engelleri kaldırmamız gerekiyor. Görevliler ve  makam sahipleri bizleri dinliyor, anlıyor ve yardımcı olmak için teklif bekliyorlar. Biz MSB’ye ürünlerimizle ilgili bir DEMO yapmak için başvurduk,kabul edildi ve hiçbir zorlukla karşılaşmadan 5 Kasım 2015 tarihinde Ankara’daki bir kışlada bunu gerçekleştirdik.İlgili komutanların ve kışla personelinin bize nasıl yardımcı olduğunu görmenizi isterdim.Buradan hareketle diyoruzki , öncelikle TSK’nın ilgili makamlarıyla sanayi temsilcilerinin kolaylıkla görüşebilmesini sağlayacak bir model geliştirmemiz gerekiyor. Bu model MSB-TSK-Sanayici işbirliği ile geliştirilebilir. Ortak çalışma grubu kurularak bir çözüm bulunabilir.

Alman Ordusu’nun Afganistan Mezar-ı Şerif’teki kampında hepimizin tanıdığı ve ev aletleri üreten bir Alman firmasının su şişeleme tesisi açtığını ve işlettiğini biliyoruz. 2009 Yılında bir milyonuncu şişeyi ürettiler. Aynı yıl itibarıyla İngilizler aynı ülkede Camp Bastion’da 15 milyon şişeye ulaştılar. Bu nasıl bir işbirliğidir, nasıl bir mekanizma kurulmuştur inceleyip ders almamız gerekiyor. Aynı şeyi Amerikalılar Irak’ta Al-Kut bölgesinde yaptılar

Türk Silahlı Kuvvetleri ile işbirliğinin sanayici açısından önemi nedir?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yerli sanayiye güvenmesi ve alış-verişi bize çok güçlü referans sağlıyor.Çünkü yabancılarla fuarlarda şurda burda karşı karşıya geldiğimizde firmamızı, ürünlerimizi tanıtıyoruz ve referanslarımızı söylüyoruz ama hemen “Kendi ordunuza da verdiniz mi?” diye soruyorlar. Dolayısıyla TSK hem kaynak hem referans olarak savunma sanayine büyük destek olabilir. NATO’nun ikinci büyük ordusuna tedarikçi olmak ne demek biliyor musunuz?

Savunma Sanayii Sektörü açısından AR-GE’nin önemi nedir?

Türkiye’nin AR-GE personeli  sayısı Sanayi ve Ticaret Bakanlığına kayıtlı  15000  ama toplamda 30-40 bin civarında tahmin ediyorum. Çeşitli kaynaklara göre hedef 300bin civarında.“Müşteri neden benden almalı?” sorusuna çeşitli cevaplar verilebilir ama temel cevap şudur: Çünkü bende AR-GE var!

Bugün bizim AR-GE personelimizin sayısı 40’un üstünde ve biz bu konuda tekiz. Bunun 24’ü araştırmacı yani mühendis ve üstü, doktora yapanlar da var. Yüksek nitelikli özgün ürünler yaratamazsak orta ve uzun vadede ayakta kalamayız. Tabii ki rekabet için fiyat avantajını yakalamak  da ikinci hedefimiz olmalı.Biz  ARGE’yi sadece teknik/teknolojik konularla ilgilidir diye düşünmüyoruz.Yaratıcı fikirlerin ortaya çıkması da araştırma, geliştirme ve dolayısıyla çalışmaya bağlıdır.İşletmeyle ilgili,pazarlama ile ilgili,ihracatla ilgili yani hemen her fonksiyonel alanda teori ve pratik çalışmaları yapmamız,fikirler üretmemiz gerekiyor.Bazı yetenekler insanların genlerinde vardır hatta artık bazı firmaların bile genlerinde özgün yetenekler görebilirsiniz ama biz durumun bundan farklı olduğunu düşünüyoruz.Bildiğimiz elektrik ampulünü icat eden Thomas Alva Edison'u  burada bir defa daha  saygıyla anıyoruz. 10 yaşında kendi laboratuvarını kuran, doğru akımın(DC) temsilcisi, ampulü bularak dünyamızı ve teknolojinin geleceğini aydınlatan, 1000'den fazla patent sahibi Edison okula ilk başladığında algılama yetersizliği nedeniyle öğretmenleri tarafından okuldan uzaklaştırılmış ve özel öğretmenlerle 3 yıl boyunca eğitimini sürdürmüştür.

Öyleyse bu kadar icadı nasıl yaptı?

İşte bizim söylemek istediğimiz de budur. Edison’a sorarlar başarınızın sırrı nedir diye?  ‘’ %1 inspiration,%99 perspiration’’ der. Yani yüzde bir ilham,%99 alınteri.Biz her şeyin çalışmayla başarılabileceğine inanıyoruz, onun için AR-GE personelimize diyorum ki , ‘’ilham beklemek yok, çalışmak var’’. Aslında hem sanayide hem de hayatın her kesitinde bizim en büyük problemimiz yaratıcı düşünceye sahip nesiller yetiştiremiyoruz. Eğitim sistemlerimiz öyle değişti, böyle değişti ama bu problemi hala çözemedik. İhracat yapmak istiyorsanız bunun yolu AR-GE ve inovasyondan geçer. İkinci sırada fiyat avantajı gelir, kalan her şey ufak detaylardır, yazsanız ciltler tutar ama bu diğerleri sadece tamamlayıcı faktörlerdir.

Bir ordu için lojistik destek sistemlerinin önemi nedir sizce?

En üstün silah iyi eğitilmiş askerdir denir. Ama bu üstün silah su ve ekmekle çalışır. Temizlenmesi ve istirahat etmesi de gerekir. İnsanoğlu çeşitli ölümcül silah sistemleri üretmiştir. Her gün yeni bir silah üretilir, bir diğeri envanterden kaldırılır ama insanın yerine bir şey üretilemediği gibi, ihtiyaçlarını karşılayabilecek başkaca çözümler de üretilememiştir. Dolayısıyla büyüğüne küçüğüne, tehdidin kim olduğuna bakılmadan her ordunun bu sistemlere ihtiyacı var.Napolyon’’Ordu midesinin üzerinde yürür’’ demiş ama  ordusu  Moskova seferinde kışın etkisiyle mahvolmuş kendisi bile donarak ölmekten zor kurtulmuştur.Tabiatı,coğrafyayı lojistik destek sistemleri ile yenebilirseniz sonra düşmana sıra gelir onu da lojistik sistemlerin desteğiyle ayakta duran askerleriniz ve silahlarınızla yenebilirsiniz. Maalesef bizim tarihimizde de bunun çok acı örnekleri var.Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı bizim için birer lojistik felakettir,özellikle Sarıkamış harekatımız çok acıklıdır.Düşmanı görmeden mağlup olmak çok acı.

ÖZTİRYAKİLER olarak  Savunma Sanayii Lojistik Destek Sistemleri üretim, pazarlama ve özellikle ihracatındaki başarınızı neye borçlusunuz?

Biz müşteri odaklı çözümler üretiyoruz. Yenilikçi bir yanımız ve fiyat avantajımız da var. Kendimize hedef pazar olarak kriz bölgelerini ve kültürel bağlarımızın olduğu bölgeleri seçiyoruz. Ortadoğu, Orta ve Güney Asya, Afrika… gibi. Ayrıca biz savunma sanayinin içerisinde ama çok farklı bir alanda üretim yapıyoruz. Bu alan lojistik alandır. Yani mobil sahra destek sistemleri üretiyor ve satıyoruz.  Mobil mutfak, banyo & tuvalet, fırın, çamaşır yıkama, su arıtma sistemleri gibi. Konteyner üzerinde veya treyler üzerinde. Bizim depoda veya rafta hazır ürünümüz yoktur, müşteri bize ulaşır, isteğini yazar-çizer, biz onun isteğine göre ürün hazırlarız. Bu da hemen her müşteri tipine, her ürün tipine, her ordunun isteğine cevap verebilmek demektir ki kolay bir iş değildir.

Belirtmek istediğiniz başkaca bir husus var mı sayın ÖZTİRYAKİ?

Biz sadece lojistik destek sistemleri ve endüstriyel mutfak ürünleri üretim ve ticareti ile yaptıklarımızı yeterli görmüyoruz, çeşitli sosyal sorumluluk projelerimiz yürüyor,staj programlarımız var.Savunma sanayi ile ilgili toplantı,sempozyum gibi faaliyetleri de yakından takip ediyoruz,bazılarına bizzat ben katılırım,bazılarına ilgili arkadaşlarımı gönderirim.Savunma sanayi ile ilgili olarak ilgili makamlara görüş ve önerilerimizi açıkça yazıyoruz,ilgili dernekler nezdinde çeşitli konuları gündeme getiriyor ve önerilerde bulunuyoruz.Açıkçası şu ana kadar hiçbir olumsuz tepki almadık.Asker-sivil tüm bürokratlardan yakın ilgi,sıcak karşılama gördük ve Türk sanayiini teşvik edici sözler dinledik.

Bana bu görüşlerimi belirtme fırsatı verdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.